
Sun Tzu, yazmış olduğu Savaş Sanatı adlı kitap sayesinde, hükümdar He Lu ile tanışma şansını yakalar. He Lu ona der ki; ''eserini okudum, benim için küçük bir talim yaptırabilir misin?''. Sun Tzu kabul edince hükümdar, talimi erkeklerle değil, kadınlarla yapmasını ister; Sun Tzu bunu da kabul eder. Saraydan 180 tane kadın getirilir. Sun Tzu kadınları iki takıma ayırır ve başlarına da hükümdarın en gözde iki cariyesini takım komutanı yapar. Sun Tzu kadınlara seslenir ve sorar; ''sağ ve solunuzu, ön ve arkanızı biliyor musunuz?''. Kadınlar biliyoruz diye yanıt verirler. Sun Tzu der ki; ileri adım atmak için öne bakacak ve adım atacaksınız; sola dönmek için sol kolunuza, sağa dönmek için sağ kolunuza bakacaksınız, geri adım atmak için arkaya bakacak ve adım atacaksınız''. Kadınlar tamam derler. Sun Tzu emrini verir ve davullar sağa dönüş için çalar, kadınlar kahkahaya boğulmuşlardır. Sun Tzu'nun sesi duyulur; ''talimatlar açık değilse, emirler anlaşılmıyorsa, bu komutanın suçudur''. Bu sefer davullar sola dönüş için ikinci kez çalar, kadınlar yine kahkahayla gülerler. Sun Tzu tekrar seslenir; ''talimatlar açık değilse, emirler anlaşılmıyorsa bu komutanın suçudur; fakat emirler açık olduğu halde kurala uyulmuyorsa, bu takım komutanlarının suçudur. Öyleyse sağ ve sol takım komutanlarının kellerini istiyorum!'' Olan biteni yukarıdan izleyen hükümdar, en gözde iki cariyesinin idam emrini duyunca hayrete düşer, Sun Tzu'nun maharetini anlamıştır ve gizlice emir verir: ''cariyeler idam edilmesin!''. Sun Tzu bu kez hükümdara döner ve der ki; ''Hizmetkarınız, sizin tarafınızdan komutan atanmıştır. Savaşta iken komutan, hükümdardan gelen bazı emirleri uygulamaz'' ve iki takım komutanı cariyeyi idam ettirir. Davullar yeniden çalmaya başladığında kadınlar sağa, sola, öne, arkaya verilen tüm talimatlara uyar, adeta ip gibi dizilmişlerdir, kimsenin sesi çıkmaz. Sun Tzu hükümdara bir kez daha seslenir; ''askerler disiplin altındadır, hükümdar aşağı inip onları denetleyebilir, hükümdarın emirlerine hazırlar, dilerseniz suyun ve ateşin üzerinde bile yürürler''.
Sun Tzu, bu olay sonrasında hükümdar He Lu'nun ordusuna komutan olarak atanmış ve Çin'in Savaşan Beylik Dönemi'nde birçok zafer kazanmıştır.
MÖ 5. yüzyılda Sun Tzu tarafından yazılan Savaş Sanatı, tarihin en eski ve üzerinde en çok tartışma yapılan strateji kitabıdır. Tek cümle ile özetlemek gerekirse eser; başarılı bir komutanın savaş hazırlığı ve esnasında dikkat etmesi gereken hususlar üzerinedir. Bugün de dahil olmak üzere yüzlerce yıldır komuta kademesindeki askerlerin temel kaynaklarından biri olan Savaş Sanatı, ABD'yi bozguna uğratan Vietnamlı komutanların, Sun Tzu'nun öğretilerini takip ettiği ortaya çıkınca, Batı'nın dikkatini çeker. Kitabın ABD ordusunun tüm kütüphanelerinde bulundurulması emredilir, askeri istihbarat personellerine kitabı okuma mecburiyeti getirilir. Ancak Savaş Sanatı'nın tek uygulama alanı askeri değildir. Sayısız kurumsal işletme yöneticisinin de feyz aldığı eserde bahsedilen stratejileri, 2002 yılında dünya kupasını kazanan Brezilya Milli Takım teknik direktörü Luiz Felipe Scolari'nin de, turnuva boyunca sıkı sıkıya takip ettiği sonradan öğrenilir.
Yönetim ve rekabet stratejileri alanında belki de dünyadaki en önemli eser olan Savaş Sanatı'nı hangi pencereden incelerseniz inceleyin, yolunuza ışık tutabilecek nitelikte bir kitaptır. Bende eseri, kurumsal yönetişim penceresinden incelemek ve görüşlerimi aktarmak istedim.
13 bölümden oluşan Savaş Sanatı'nın, ilk bölümünün adı Hesaplama'dır. Sun Tzu der ki; savaş (biz rekabet diyelim) bir ülkenin (kurumun olarak değiştirelim) baş sorunu, var ya da yok olma yoludur; muhasebesiz olmaz.
Sun Tzu'nun bir komutana muhasebe etmesini önerdiği beş noktanın ilki ise ''Yol''dur. Yol, yönetilen ile yönetenin aynı düşünceyi paylaşmasıdır. Ancak bu şekilde inanmışlık ve adanmışlık ortaya çıkabilir. Bir yönetici, yolunu bilmiyor ise kazanamaz. Burada savaş, komutan, subay ve asker kelimelerini, kendi içinde bulunduğunuz senaryoya göre değiştirebilirsiniz ancak nihayetinde sürecin tek bir temel üzerine inşa edildiğini göreceksiniz; ''subay ve askerler, komutan ile aynı yolda mıdır, aynı düşünceyi mi paylaşmaktadır?'' Cevabınız hayır ise, savaşınızı kazanamazsınız; cevaptan emin değil iseniz, kazanma şansınız yarı yarıyadır.
Sun Tzu, yetenekli bir komutanın zaferi önceden görebilen kişi olduğunu söyler. Peki bir mücadeleyi kimin kazanacağı önceden nasıl kestirilebilir? Sun Tzu'ya göre şu beş noktayı inceleyerek:
Savaşabileceğini veya savaşamayacağını bilen kazanır.
Sayısal farkı değerlendiren kazanır.
Astı üstü tek yürek olan kazanır.
Hazırlıklı olup, hazırlıksız olanı bekleyen kazanır.
Yetenekli komutanına, hükümdarı karışmayan kazanır.
Kelime kullanımları farklı olsa da, öngörü ne kadar tanıdık değil mi? Bu beş maddeden en az birini, çalışma ortamınızda tecrübe etmiş olduğunuzdan hiç şüphem yok.
Peki aynı yola gireceğiniz ekip nasıl seçilmeli? Sun Tzu'nun bu konu hakkındaki fikri; iyi savaşanların duruma baktıkları, kişilere gelişigüzel sorumluluk yüklemedikleri ve duruma uygun yetenekli adamları seçtikleri yönünde. Askeri terimleri, yine kendi şartlarınıza uygun kelimeler ile değiştirerek, şu pasajı okuyabilirsiniz: asker cesur ve güçlü, subaylar korkak ve zayıfsa disiplinsizlik ortaya çıkacaktır; subaylar cesur ve güçlü, askerler korkak ve zayıfsa ordu batağa saplanacaktır (görevler zamanında tamamlanamayacaktır); subayların komutana öfkesi varsa ve emirleri yerine getirmiyorlarsa, komutan da subayların kapasitelerini bilmiyorsa bunun sonucu çöküş olacaktır; komutan zayıf ve umursamaz, emirler net değilse, subayları ve askerleri disiplin altında tutamıyorsa bunun sonucu kargaşa olacaktır; komutan düşmanın durumunu kestiremezse, zayıf askerlerle güçlü düşmana karşı (zor bir hedefe diyelim) hücuma kalkarsa bunun sonucu yenilgi olacaktır. İşte bu altı durum yenilginin yollarıdır, sorumluluk komutana aittir.
Kurum içerisinde ast ve üst aynı hedefte birleştirildikten sonra, sıra aksiyon alınmasına gelir. Sun Tzu der ki: iyi sevk ve idare eden kişi, bütün bir orduyu emirlerine uyan tek bir asker gibi yönetebilendir. Sayıca çok askeri yönetmek, sayıca az askeri yönetmek gibidir; sayıya göre ayırmak yeter. Çokla savaşmak azla savaşmak gibidir; flama ve davul (haberleşme ve iletişim) yeter. Başarılı olmak için, astlarınızla iletişim kurmaya yönelik politika ve stratejilere sahip olmanız gerekir. Etkisiz bir iletişim, yanlış anlama olasılığını artırırken, ilişki ve güvene zarar verebilir, öfke ve düşmanlığı artırabilir[2].
Mücadelenizde herşey yolunda mıdır? Yönetici, doğru kararları mı almıştır? Yönetilen, hala yönetici ile aynı yolda mıdır? Yöneticilerin de içinde bulunduğu durumu zaman zaman gözden geçirebilmesi için, Sun Tzu'nun öngörüleri mevcuttur. Der ki, subaylar çabuk kızıyor ve sinirliyse usanmış olmalarının göstergesidir. Askerler bir araya gelip homurdanmaya başlamışsa kontrol kaybedilmiş demektir; komutan, askeri çok mükafatlandırıyorsa başka çaresi olmamasındandır; emrindekileri sık sık cezalandırıyorsa zorda kaldığındandır; önce acımasız davranıp daha sonra emrindekilerin ayaklanacağından korkması orduyu sevk ve idare etmesini bilmemesindendir.
İyi işleyen tüm organizasyonel yapılarda, motivasyonu yükseltmenin yanı sıra düzeni sağlamak için kapsamlı olarak tasarlanmış ödüller ve cezalar olmalıdır, yönetici bunu akıllıca kullanmalıdır. Sun Tzu, komutan askerlerini çocukları gibi görürse, askerleri de en zor yerlerde onun yanında olacaktır; ancak hoşgörülü ama askerleri kuralları ihlal ettiklerinde cezalandıramıyorsa, bu durumda askerler şımarık çocuklar gibidirler ve savaşta bir işe yaramazlar der.
Sorumluluğu üstlenmek cesaret ve isteği, yöneticiye en çok gerekli olan özelliktir ve bu pek nadirdir. Birçok insanlar, sorumluluğu başkalarına ait bildikleri zaman, düşünmeden risk alabilirler; sorumluluk kendilerine yükletildiği anda ise kararsız ve çekingen olurlar. Çünkü, sorumluluğu üstlenmek, felaketli zamanlarda suçlu olmak demektir[3]. Halbuki, bir yönetici ancak sorumluluğu üstlenme cesareti gösterebilirse büyük başarılar elde edebilir; ancak olası hataları üstlenmekten de gocunmamalıdır. Savaş Sanatı'na göre, askerlerin firar etmesi (ekibinizinde sık sık istifaların görülmesi gibi düşünelim), disiplinsiz olması, batağa saplanması (görevlerin zamanında yerine getirilememesi), ordunun dağılması, kargaşa çıkması, yenilgiye uğramak (başarısızlık); işte bu altı durum doğal olan felaketler değil, komutanın hatasıdır.
Kurumsal yönetişim için Savaş Sanatı'nı son bir örnek ile bitirelim: Komutan rütbeye düşkünse, düşmanın (rekabeti yaratan koşul) durumunu bilmiyorsa, insancıl değilse, bu kişiden komutan olmaz, hükümdarın yardımcısı olmaz, zafer sahibi olmaz.
İnsanca ama disiplinle yönetmek kesin başarı demektir!
Kaynaklar
[1] Sun Tzu, Savaş Sanatı
コメント